GOSSIP GIRL PART II - Dizideki Çiftler, İlişkiler ve Dizinin Finali Hakkında
Dan & Serena:
Bu ilişkide ilk seven taraf Dan’di. Bence en çok seven taraf da oydu. Serena, Dan’in hayatındaki yerini sonradan anladı. Bence geç kaldı. Serena ve Dan arasındaki sosyal konum farkı ilişkilerindeki en büyük engeldi. Gerçekten de farklı dünyaların insanlarıydılar. Dan, sürekli Serena’nın dünyasına girmeyi denedi. Uğraştı, çabaladı ama olmadı. Bir insanı değiştiremezsiniz. Dan eğer değişseydi Serena onu sevmezdi. Bundan eminim. Dan ve Serena asansörde mahsur kaldıklarında bu statü farkını daha da iyi anlıyoruz. Dan'in Serena Van der Woodsen da burada dediği zaman arama ekiplerinin hemen ilgileniyoruz demesi ikisinin arasındaki sosyal seviye farkını anlatmanın basit ama etkili bir yolu olmuş.
Final sezonunda Dan ve Serena’nın ilk tanışmalarını, Dan’in ona ilk aşık olduğu zamanı ve onun için neler yaptığını öğreniyoruz. Dedik ya ilk aşık olan Dan’di diye. Serena sonradan aşık oldu. “Sevdiğin seni sevmezse, sen de seni seveni sev.” taktiğini uyguladı biraz. Bunu ilk bölümde söylediği “Tanıdıklarımdan daha kötü olamazsın.” cümlesinden anlayabiliyoruz.
Serena Dan’a ne zaman aşık oldu? Bu sorunun kesin bir cevabı yok bence. Bunu ne zaman anladı derseniz… aslında ilk sezonun sonunda yaşadıkları ayrılık sonrasında bunu fark etti diye düşünüyorum. Serena gibi bir kızın koskoca bir yazı flört bile etmeden geçirmesinin başka bir açıklaması olamaz. Serena’nın Dan’in kıymetini en çok anladığı zaman ise Dan’in Blair’a aşık olduğunu fark ettiği dönem sanırım. (Blair & Serena kısmında daha detaylı ele alınacak.)
Dan, babasına çok benziyor. Özellikle ilişkilerinde. Aslında Rufus, geleneksel Türk aile yapısına da uyan bir karakter. Fazla babacan. “Döverim de söverim de ama her zaman severim de.” tarzında bir adam. Dan’in de büyük bir kalbi var. Çok seviyor ama hayatta sevgiden daha önemli şeylerin var olduğunun farkında. Yazdığı ve kitap olan romanı Inside ve Nate’in sitesinde yayınlanan bölümler bunun en büyük kanıtı. Dan hırslı bir çocuk. Bu hırsı sevgisinden kaynaklanıyor. Özellikle Serena konusundaki hareketleri. Kitapları çıkarma sebebi de bu yüzden. Kitapları aslında hepsine bir şeyi öğretiyor.
Dan son sezonda çok güzel bir cümle kullanıyor. Serena’ya diyor ki “Sen, Blair birbirinize küs olduğunuz zamanlarda intikam için, birbirinizi yok etmek için her şeyi yapıyorsunuz. Aynı günün akşamı barışınca da hiçbir şey olmamış gibi aynı masaya oturup biz bir aileyiz diyorsunuz. Bugün ben de aynısını yaptım. Ama ben sizin dünyanıza ait değilim, öyle değil mi?” En azından söylediklerinin ana fikrini anlamışsınızdır, tam olarak aktaramadım. Yine de ana fikir belli. Dan, Serena ile birlikte olabilmek için o dünyaya girmeyi çok istiyordu.
Tam tersi Serena ise hiç Dan’in dünyasına girmeye çalışmadı. İlk sezonda bilardo falan oynadılar ama daha sonraları başka bir şey görmedik. Serena için, Dan’in kısmi dünyası ailevi sorunlarından kaçmak için kullandığı bir yerdi ama en nihayetinde kendisini orada düşünemezdi. Düşünmedi de.
Dan de Serena da kötü şeyler yaptılar. İlişkileri Chuck ve Blair kadar olmasa da toksikti. Yine de birbirlerini seviyorlardı. İlişkiyi ayakta tutan kişi kesinlikle Dan'di. İlişkide fedakar olan taraf da büyük ölçüde Dan idi. Serena bunun kıymetini sonradan anladı ama ne diyoruz, geç de olsa oldu sonuçta…
Serena & Blair:
Serena ve Blair çok yakın arkadaşlar ama karakterleri neredeyse aynı. Bir koltuğa iki ejderha meyvesi sığar mı? Tabii ki de sığmaz. Serena ve Blair da o hesap. İkisi de hırs ve egoyla dolu. Bu onların hem birlik olmalarını sağlıyor hem de en ufak bir sorunda karşı cephelerde olmalarına neden oluyor.
Dizinin başında Nate’in Blair’ı Serena ile aldattığını öğreniyoruz. Bir süre Serena ve Blair arasında soğuk rüzgarlar esiyor haklı olarak. İlerleyen sezonlarda Dan ve Blair sevgiliyken, Serena Dan’i manipüle ederek Blair’ı kendisiyle aldatmasına neden oluyor. Blair ve Serena yüzleşmesinde Serena Blair'e diyor ki "Dan ile sevgili oldun çünkü, ilk başta Dan benim sevgilimdi." Hırsa ve egoya bakın. Kraliçe Serena Hazretleri önünde eğilin.
İkisi de en iyisi olmak için uğraşıyor. Finale kadar birlikte çalışmaya hazırlar ama finalde ikisinden biri kazanmak zorunda. Onun için bir yandan birlikte çalışıyorlar ama diğer yandan da birbirlerine karşı kullanacakları tırnaklarını törpülemeyi ihmal etmiyorlar.
İkisi arasında çıkan kavgalar neredeyse aynı eksende. “Spot ışıklarında yürüyen sensin çünkü.” diyor Blair. Her şeye rağmen şu da bir gerçek, ikisi de birbirinin en yakın dostu. Dan’in dediği gibi onlar bir aile. Aileler birbirlerine destek olur. Onların da birbirlerinden başka kimsesi yok.
Blair & Dan:
Blair ve Dan aşkı aslında tam olarak beklenmeyen ama Serena ve Dan aşkına göre daha güzel işlenmiş bir ilişkiydi. Daha da sağlıklıydı. İlk başlarda ikilinin birbirlerinden hazzetmediğini biliyoruz. Dan ve Serena ayrılığından sonra Serena inzivaya çekilmişken Dan ve Blair ikilisi yakınlaşıyor. Arkadaş olarak yani. Birlikte sinemaya gidiyorlar. Ortak zevkleri çok. Serena'dan daha fazla hatta. Biraz da enetelektüel bir ilişkileri var.
İlişkilerinin arkadaşlık mertebesinden sevgililiğe yükselmesi bence büyük bir artı. İkisinin de birbirlerine karşı ön yargıları vardı. Dan için o Serena'nın entrikacı arkadaşıydı. Blair içinse Dan, fakir, yalnız çocuktu. Birbirlerinin ortak yönlerini keşfettikçe birbirlerine karşı hisleri de değişti.
Dan ve Blair sevgili olduğu zaman ilişkileri en başta çok güzel, çok naif bir ilişkiydi. Bir süre gayet güzel gittiler. Ta ki Dan'e Roma'da yazarlık kampı teklifi gelene kadar. Dan gitmeyi istiyordu ama bir ilişkinin getirdiği sorumluluk bilinciyle Blair'ın fikrini almadan gitmek istemedi. Blair "Bence gitmelisin." dedikten sonra ise devreye Dan'in kıskançlığı girdi. Çünkü her ne kadar bahanelere sığınsa da içten içe Blair'ın Chuck'a olan hislerini biliyordu. Hemen alternatif bir plan geliştirdi ve Roma'ya birlikte gitme teklifi yaptı. Blair bunu kabul etse de kabul görüşmesine kendisi yerine Serena'yı yolladı. Kendisi ise yardıma ihtiyacı olan arkadaşı Chuck'ın yanındaydı. Ayrıca Serena'nın Dan'e Blair'ın ilişkiyi bitirmek istediğini söyleyerek Dan'i manipüle etmesi ve Dan ile ilişkiye girmesi ikisi arasındaki ilişkide bardağı taşıran son damla oldu. Güzelce başlayan Dan ve Blair ilişkisi, başlangıcının aksine büyük bir şiddetle son buldu.
Dan, aslında en başından beri Blair'ın Chuck'ı ne kadar sevdiğini biliyordu. İlişkideki kıskançlıkları da aslında içten içe bunu bilmesi ve yetersizlik hissi yaşamasındandı. En sonunda da yapacak hiçbir şeyi kalmamış ve aşkını kendi elleriyle Chuck'a teslim etti.
Blair ve Chuck ilişkisi bir limuzinin arka koltuğunda patlak vermiş ve dizinin sonuna kadar en toksik, en imkansız şekliyle devam etmişti. İlişkinin bu kadar imkansız olmasının nedeni Chuck aslında. Bir önceki Part I kısmında Chuck'a uzunca değinmiştim. Kendisiyle yaşadığı problemler, yaşadığı sevgi eksiklikleri ve bağlanma problemleri. Babasıyla ve kendisiyle olan savaşı bitmeden Blair ile birlikte olamazdı. Bunu biliyordu. Yine de Blair'ın fedakarlıklarıyla en sonunda mutluluğa kavuştular.
Son iki bölümde olanlar Chuck ve Blair aşkının bambaşka yerlere evrilmesini sağladı. Chuck'ın babasının ölümünün ardından Blair'ın ona olan desteği, suçlamada tek tanık olan Blair'ın Chuck aleyhine ifade vermeye zorlanmaması için evlenmeyi kabul etmesi... gibi.
Chuck, başının dertte olmasına rağmen Blair'a olan sevgisinden alelacele bir nikah istemedi. Blair'ın arkadaşlarının da olmasını istedi. Buradan, Blair'ın yaptığı fedakarlıkların boşa gitmediğini görüyoruz. Blair, Chuck'ın içindeki iyi kısmı gördü ve açığa çıkardı. Şimdi çocuklarıyla birlikte mutlu bir yuvadalar. Chuck, babasıyla iyi bir ilişkiye sahip değildi. Unutulmamalı ki iyi bir ilişki kadar kötü bir ilişki de öğreticidir. İyi babadan nasıl baba olunacağını, kötüsünden ise nasıl olunmayacağını öğrenirsiniz. Chuck artık ne yapmaması gerektiğini biliyor. Eminim ki kendi oğluna nasıl baba olunması gerektiğini öğretecektir.
Dizinin Finali Hakkında:
Finali de çok tatmin edici değildi bana kalırsa. Son sezon diğer sezonlara kıyasla bölüm sayısı olarak daha kısa. Bu da bana ani bir iptal olabileceğini düşündürdü. Aniden gelen final maalesef ki pek tatmin edici olmuyor. Karakterler dönüşümlerini tamamen tamamlamadan final olunca biraz eksik kalıyor dizi. Yine de 6 sezon boyunca güzel bir iş olmuş. Oyuncular, karakterlere çok iyi sahip çıkmış. Tebrik etmek gerekir.
Tatmin edici bir final demişken, finalini oldukça tatmin edici bulduğum "The End of The F***ing World" mini dizi incelemesi yakında burada olacak. Bir dahaki incelemede görüşmek dileğiyle.
- BingerX




Yorumlar
Yorum Gönder