Beni Benden Kurtar
Her şarkı bir hikâye anlatır. Eminim siz de biliyorsunuz bunu. Bu şarkının teması da bir "ayrılık", tıpkı birçok şarkı gibi. Aslında sinemada, edebiyatta, şarkılarda hep aynı temalar işlenir; hepimiz aşinayız: Aşk, ayrılık... Tüm bu eserleri birbirinden ayıran bu aynı temaların "nasıl" işlendiğidir. Kahraman Deniz de bu konuda harika işler çıkaran birisi bence. Fırından taptaze çıkmışken bu şarkıyı biraz irdelemek istedim.
Kahraman Deniz - Beni Benden Kurtar
Kime kaldın ki bana yasaksın?
Niye sen herkesten uzaksın?
Ama ansam adını duyarsın
Bana ne, kim uyanırsa uyansın
Ne bu gök derman ne de burçlar
Ben hiç anlayamam, ne bunlar?
Bakışında ölüm, öpüşünde huzur
Çekip al beni, benden kurtar
Kendimi aştım, bitmedi sancı
Sözüne tanıktım, özüne yabancı
Ben miyim av, sen miydin o avcı?
Aşkını içtim, sarhoşum, hancı!
Bu şarkının hikâyesini anlamak için bence sondan başa gitmek lazım: Sarhoş bir adamın ayrılığının ardından düştüğü melankoli, farkına varmışlık anlatılıyor.
Sözlere bakalım.
"Kime kaldın ki bana yasaksın?
Niye sen herkesten uzaksın?"
Ayrılığın ardından karşı tarafın yeni birisini bulduğuna bir atıfta yapılıyor. Karşı tarafın herkesten uzak olarak görülmesi ve yasak kelimesinin ilk anlamından hareketle, diğer tarafın bir evlilik içerisinde olması mümkün gibi geliyor bana.
"Ama ansam adını duyarsın"
Herkesten uzaksın lafının mecazî anlamını yukarıda inceledik zaten. Bir de fiziksel mesafe anlamında düşünülmüş ve adını ansam duyarsın lafı bana aslında bağırmak, haykırmak olarak geldi. Ayrıca şarkının genelinde başkahramanın sarhoş olması, bu denli abartılı tepkileri olası kılıyor. Hemen peşine gelen "Bana ne, kim uyanırsa uyansın" lafı da bunu destekliyor.
"Ne bu gök derman ne de burçlar.
Ben hiç anlayamam ne bunlar?"
Bu dizelerde aslında başkahraman günümüzde bizim de yaptığımız bir harekete değinmiş. O kadar çaresiz kalmış ki belki çıkar yol bulurum diye, hiç bir şey bilmemesine, anlamamasına rağmen astroloji ve burçlardan medet ummuş.
"Bakışında ölüm, öpüşünde huzur"
Bakışların ölüm vermesi, karşı tarafın gözlerinin bir silah olarak nitelendirilmesi aslında. Özellikle eski türk halk şiirlerine baktığınız zaman kaşların yaya, dudakların kiraza, gözlerinse oka benzetildiğini görürsünüz. Günümüz modernitesine uyarlarsak belki karşı tarafın gözleri bir çeşit Glock olabilir, ne dersiniz? Öpüşünde ise huzur var diyor. Bir insanın gözlerini görmek için biraz uzağında durmak gerekir. Öpücük ise yakinen temas gerektiren bir eylem. Başkahraman aslında gözlerinden saçılan ölüme rağmen, ki ölüm çoğunlukla korkutucudur, sevgiliye öpecek kadar yaklaştığını ve en sonunda huzura eriştiğini söylüyor. Buradaki huzur iki şekilde tasvir edilebilir. Ölümde ve yaşamda. Neticede ise başkahraman huzur olarak tarif ettiği rahatlık, korkusuz bir dinginlik durumuna ulaşılıyor.
"Çekip al beni, benden kurtar
Kendimi aştım, bitmedi sancı"
Bu iki dizeyi birlikte değerlendirmek doğru olur diye düşünüyorum. "Aşmak" genellikle zor bir durumu, bir engeli ifade eder. Başkahraman burada engeli kendisi olarak görüyor. Önce çekip al beni, daha sonra kendimi aştım diyor. Kendini, engel olarak gördüğü şeyi, aşıyor ama hâlâ sancısı var. Demek ki bunca zaman engel olarak gördüğü şey, kendisi, bir engel değildi.
"Sözüne tanıktım, özüne yabancı"
Tanık olmak; bir olayı, sözü birinci ağızdan duymak gibi bir anlamak geliyor. Sevgili belki de "seni seviyorum" dedi. Başkahraman bunu duydu, tanık oldu ama sevgili hiç hissettirmedi. Başkahramanın elinde sadece bu söz vardı. Sevgilinin özünde ne hissettiğini hiç bilemedi.
"Ben miyim av, sen miydin o avcı?"
Avcının en büyük özelliği, eninde sonunda avına zarar vermesidir. Burada başkahramanın, sevgili tarafından zarar gördüğünü anlatıyor. Gözlerindeki silahı kullanarak avını ne güzel avlamış ama.
"Aşkını içtim, sarhoşum, hancı!"
Bu cümleyi şarkıda duyunca aslında direkt olarak yazdığım şey çıkmıyor. Virgülün önemi diyebiliriz. Aşkını içtim, sarhoşum. Aşkı sarhoşluk veren bir madde olarak tanımlamış. Sarhoşluk ise alkol veya keyif verici bir maddenin kullanımı sonucu kendini bilemeyecek duruma gelmek olarak tanımlanır. "Sarhoşum, hancı!" diye bağırıyor en sonunda. Dinlerken sarhoşum hancı şeklinde duysak da yazıda aradaki virgül yepyeni bir anlam katıyor. Virgül olan versiyonda hancıyı tekrar çağırma durumu var. Sarhoşluk veren içkiyi tekrar istiyor. Neticede, yaşadığı her şeye rağmen, yine de sarhoş olmayı, aşkı tekrar yaşamayı istiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder